Ortak Bir Hikâye Mümkün mü?

Öğretmen Ağı
5 min readMar 29, 2022

Yazar: Aslı Gökgöz

Ya evren atomlardan değil de Muriel Rukeyser’ın dediği gibi “hikâyeler”den oluşuyorsa?

2021 yılında Kültür için Alan tarafından desteklenen “Ortak Hikâye” projesinin koordinatörlüğünü üstlendim. Bu yazıda sizlere neden çocuklarla ortak bir hikâyenin peşine düştüğümüzü anlatmaya çalışacağım. İlk buluşmada çocuklara şöyle seslendiğimi hatırlıyorum: “Bugün ben ne söylersem eksik kalacak çünkü bu sizin projeniz. Söz sizde, keyfini çıkarın!” Dolayısıyla bu yazı, fili tuttuğum yerden anlatma çabası olacak.

“Ortak Hikâye Yaratıcılarını Arıyor!” çağrısıyla çıktık yola. Peki kimdi Ortak Hikâye Yaratıcıları? Öncelikle çocuklardı, sanatsal/kültürel yaşama serbestçe katılma hakkı olan ve sanatsal/kültürel etkinlikler konusunda uygun ve eşit fırsatlar sunmamız gereken çocuklar. Covid-19 pandemisi nedeniyle arkadaşlarından, okullarından, parklardan, sokaklardan uzak kalan çocuklardı. Bu proje de çocuklara ulaşabilmek için bizim seçtiğimiz bir yoldu.

“Sen de hikâyemize ortak olmak ister misin?” diye sorduğumuz çocuklar 6–14 yaş aralığındaydı. Yaş grubunu belirlerken aynı yaş grubundan çocukların olduğu sınıfların dışına çıkmak istedik. Çocukların farklı yaşlardaki arkadaşlarının yaratıcılıklarından, deneyimlerinden beslenmesiydi amacımız. Biz çocukken diye anlatmaya başladığımız her yaştan çocuğun katıldığı mahalle oyunlarından ilham aldık belki de. Küçük yaşlarda eşsiz hayal gücümüzle ortaya koyduğumuz yaratıcı ve oyuncu yanlarımızın büyüdükçe doğru ve yanlışlar arasında nasıl köreldiğini de böylece görmüş olduk çalışmalarımızda.

Gaziantep’te yaşayan ve ortak bir hikâyenin kahramanı olan çocuklarla bu kez kendilerinin şekillendirecekleri bir hikâye etrafında bir araya gelmek istedik. Yaşadığımız kent bir diğer ortak yanımızdı dolayısıyla ve bu kentin heterojen kimliğini görmezden gelemezdik. Aynı sırada oturduğu hâlde birbiriyle konuşmayan, aynı salıncakta sallandığı hâlde birbirine temas etmeyen, farklı hikâyelerle büyüyen, farklı sosyal geçmişlere sahip çocukların farklı ama aynı olduklarını fark etmeleriydi amacımız. Kültürümüz, dilimiz, kökenimiz, sınıfımız, yaşımız, cinsiyetimiz farklı olabilirdi ancak hepimiz okumayı, hayal kurmayı, yazmayı, resmetmeyi sevmemizle aynı hayalin peşine düşebilirdik. Çocuk edebiyatı etrafında birbirimize dokunabilir, kendi hikâyemizi anlatmanın yeni yollarını keşfederken birbirimizin hikâyesine kulak verebilirdik. Savaşı deneyimlemiş, evini/yurdunu geride bırakmış çocuklarla empati kurabilmek için yapı taşı umut olan çocuk kitaplarını kullanabilirdik.

Çocuklara ulaştırdığımız yaratıcılık kutularında bu yüzden öncelikle sevgiyi, dayanışmayı, umudu önceleyen; göçe, mülteciliğe değinen çocuk kitaplarına yer verdik. Çocuklarla bu kitapların etrafında birçok yaratıcı yazı ve resim atölyesinde bir araya geldik. Bu kitapların yazarları, çizerleri ve masal anlatıcılarıyla buluştuk; onların kendi yolculukları ve deneyimlerinden ilham aldık. Tüm atölyelerde yaratıcı yanlarımızı keşfetmek için Öğretmen Ağı Çözüm Merkezi’nde yer alan oyunlara başvurduk. Doğrularla yanlışların arasında sıkıştığımızı hissetmediğimiz bu oyunlarla kendimizi ve birbirimizi tanıdık, birbirimize güvendik, özgüvenimizi tazeledik.

6 ay sonunda hikâyeleriyle “ışıl ışıl bir gürültü koparmak”* isteyen 40 çocuk kolektif bir çalışma ortaya koydu. “Bir varmış, bir yokmuş…” diye başlayan, umutla sona eren hikâyeyi, 27 yazar çocuk birbirinin cümlesini devam ettirerek cümle cümle ördü. Rengârenk çiçeklerle dolu bir yaylada yaşayan “Gökçe” adlı bir çocuğun hikâyesiydi anlattıkları. “Gökçe”nin adına da başından geçenlere de çocuklar karar verdiler ve bu isim, “Gökçe” bize çok şey söyledi. Aynı gökyüzünün altında beraberce yaşadığımızı anlatmak için “Gökçe”den daha uygun bir isim düşünemezdik. 24 çizer çocuğun da sahne sahne resimleyerek rengârenk dokuduğu bu hikâye, sevgiyi ve dayanışmayı vurgulayan, sorunların çözümünde şiddete başvurmayan, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı çok sesli bir hikâyeydi. Çocuklar, bu kolektif hikâyenin kitaplaştırılma sürecinde de başından sonuna kadar yer aldılar. Kitap kapağının tasarımı da çok önemliydi; 40 çocuğun adının ve deseninin kapakta yer alması, hikâyelerinin içeriğine uygun bir kapak olması gerekiyordu. Masmavi gökyüzünün altında çocukların eşsiz parmak izlerinden tasarladığımız rengârenk çiçekler böylece ortaya çıktı. Yakından bakana kadar her birimizin parmak izi de aynı değil miydi sonuçta?

40 çocuğun birlikte giriştiği bu macera, başka hikâyelere ilham olabilmek için proje internet sitemizde Türkçe, Arapça ve İngilizce erişime açıldı; aynı zamanda Uyurgezer Kitap tarafından çift dilli basıldı, Türkçe ve Arapça. Kitabın yazarları ve çizerleri arasında yer alan Suriyeli çocukların kitabı ana dillerinde okuyabilmeleri, bu kitapla ulaşacağımız çocukların birbirlerini dilleri aracılığıyla da tanımaları bizim için önemliydi.

Ursula K. Le Guin, “Hayal gücüyle yaratılmış kurmacanın peşine düşenler dünyayı, çevrelerindeki kişileri, kendi duygularını ve kendi kaderlerini daha derinlemesine anlarlar.” der. Özellikle çocukların kendilerini ve diğerlerini tanımaları için, dünyayı daha derinlemesine anlamaları için hikâyelere ihtiyacı var. Bu yüzden bugün benim de içerisinde yer almaktan büyük mutluluk duyduğum Öğretmen Ağı Mültecilik-Öykü Topluluğu’nda, “mültecilik” temalı çocuk kitapları üzerine yaptığımız çalışmaları önemsiyorum. “Bu son olsun!” dileklerimize rağmen dünyanın değişen coğrafyalarında yaşanan savaşı ve neden olduğu her türlü zorluğu anlatmak, göçe mecbur kalan insanları anlamak için barışın ne kadar önemli olduğunu vurgulayan çocuk edebiyatı anlatılarına ihtiyacımız var çünkü. Çocuklar kendi hikâyelerini keşfederken bu hikâyelerle “ne yapacaklarına” karar verme yolculuklarında onlara sunduğumuz hikâyeler önem taşır. Resimlerle metnin el ele verdiği çocuk kitaplarında umutla sona eren hikâyeler iyileştirici, dönüştürücü, keşfettirici bir etki yaratır. İnsanların bir ders kitabında, haber metninde, çevresinden duyduğu, okuduğu anlatılarla geliştiremeyeceği empatiyi çocuk kitapları geliştirebilir. Çocuk kitapları etrafında düzenlenen bir atölye içeriği, öğretmenlerle öğrencileri yepyeni hikâyeler keşfetme yolculuğuna çıkarabilir.

Ortak Hikâye Yaratıcısı çocukların kitabı “Gökçe”nin serüveni hakkında yazmaya çalıştım. Şimdi üzerinde düşünebiliriz: Bizi biz yapan benzerlik ve farklılıklarımızla bir arada yaşamak mümkün mü? Kenan Çayır’ın “birlikte yaşam” dediği, farklı olduğumuzu reddetmeden ama farklılıklarla birlikte yaşadığımız kapsayıcı toplum mümkün mü? Çocuklarla yaşadığımız bu eşsiz deneyimden yola çıkarak söyleyebilirim ki başka türlüsü mümkün, tüm farklılıklarımızla ortak bir hikâye mümkün.

*David Ouimet’in yazıp resimlediği “Suspus” adlı çocuk kitabının son cümlesi: “Ama gün gelecek ışıl ışıl bir gürültü koparacağım.” (Çev. Seda Ersavcı, Çınar Yayınları, 2020.)

Aslı Gökgöz Hakkında

1982 yılında doğdu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsünde yüksek lisansını tamamladı. Eğitim sektöründe 10 yılı aşkın bir süre eğitimci olarak çalıştı. 8 yıldır Gaziantep’te yaşıyor. Bisiklete binmeyi, kamp yapmayı, doğayı kucaklamayı, doğadan topladığı nesneleri boyamayı sever. Ege Mai’nin annesi. Ege Mai sayesinde kapısını araladığı çocuk kitaplarının dünyasını çok seviyor. Çocuk edebiyatı konusunda çalışmalar yürütüyor. Kültür için Alan (2021) tarafından desteklenen “Ortak Hikâye” projesinin yürütücüsü ve Öğretmen Ağı Değişim Elçisi’dir.

Öğretmen Ağı; öğretmenlerin, meslektaşları ve farklı disiplinlerden kişi ve kurumlarla bir araya gelerek güçlendiği bir paylaşım ve işbirliği ağıdır. Ayrıntılı bilgi için tıklayın.

--

--

Öğretmen Ağı
Öğretmen Ağı

Written by Öğretmen Ağı

Öğretmen Ağı; öğretmenlerin, meslektaşları ve farklı disiplinlerden kişi ve kurumlarla bir araya gelerek güçlendiği bir paylaşım ve işbirliği ağıdır.