Teknolojiden Anlamayan Kadın Youtube Kanalı; Bir Öğretmenin Öğrencisinden Öğreneceklerinin Neden Sınırı Olmadığına Dair Bir Örnek

Öğretmen Ağı
5 min readOct 5, 2020

Yazar: Yasemin Gültekin

Merhaba ben Yasemin. Bir sosyolog ve aynı zamanda psikolojik danışmanım ancak biri bana “Ne iş yapıyorsunuz?” diye sorduğunda ona söylediğim ilk şey “Öğretmenim” demek oluyor çünkü çocuklar bana böyle hitap ediyorlar; tıpkı bazı komşular, taksiciler ve tabii ki meslektaşlarım gibi… Eğitimci, Sosyolog, Psikolojik Danışman ya da Rehber Öğretmen etiketlerine göre kendimi çok daha iyi hissettiğim bir kıyafet öğretmenlik.

Öğretmenlik ama nasıl bir öğretmenlik? Didaktik ya da tepeden bakan bir öğretmenlik değil. Çocuklarla birlikte, çocuklar için. Onlardan öğreneceğim çok şey olduğuna inanan, kolaylaştırıcı bir rol üstlenmeyi; onların kendilerini ifade etmesine, duygularına yer açmasına fırsatlar tanıyan bakış açısına sahip bir öğretmen olmaya çalışıyorum elimden geldiğince, umarım başarabiliyorumdur. Benimki gibi bir bakış açısına sahip olan öğretmenlere duyduğum özlem ve hayranlıkla yoluma çıkan şiddetsiz iletişim, çocuklar ve felsefeyi de yaptığım her işin içine katmaya çalışıyorum, yine elimden geldiğince.

Yaptığımız iş ve mesleğimiz aslında birbirinden ayrı kavramlar. Yaptığımız iş hangi yollardan para kazandığımızı; mesleğimiz ise hangi alanda eğitim aldığımızı gösteriyor ancak meslek ve işi harmanlamak hatta bunun içine bir tutam hayata dair bir şeyler koymak başkalarınında samimiyetle size güvenmesine ve birlikte üretmeye fırsat tanıyor.

Peki tüm bunların Teknolojiden Anlamayan Kadın Youtube kanalı ile ne alakası var?

Neden bunca pandemi, belirsizlik ve dijitalleşme içinde başka işlerim yokmuşçasına biraz komik biraz da boş gibi görünen ama bir nefes almak bir teneffüs arası gibi hayatımda olduğu için beni çok mutlu eden bir kanal açtık öğrencim Kıvanç ile birlikte?

Kıvanç sekiz senedir tanıdığım, çalıştığım okula özel bir burs ile kabul edilmiş özel ilgi alanları ve yetenekleri olduğunu düşündüğüm bir öğrencim. Şu an Eskişehir’de bir devlet üniversitesinde Mühendislik 1. Sınıf öğrencisi. Onunla bu kanalı kurma hayalimi paylaşmam yaklaşık üç sene öncesine tekabül ediyor. Eğlenceli ve öz güvenli kişiliği, teknoloji ile arasınında bana göre oldukça iyi olması sebebiyle kendisiyle “Bir Youtube kanalı açalım.”, “Ne zaman açalım?” gibi ufak şakalaşmalarımız başlamıştı. Çok fazla kişinin izlemesi gibi bir derdimiz yoktu. Benim teknoloji ile ilgili aksaklıklarımla ve neleri yapamadığımla ilgili konuşurken birlikte çok gülüyorduk.

Bu eğlenceli muhabbetten belki benim gibi henüz otuzlarının ortasında olmasına rağmen teknolojiden anlamayan herkesin dikkatini çekebilecek bir şeyin çıkabileceğine inandık ve bir anda ve bu fikrin iyi bir Youtube kanalı fikri olduğunu düşünerek Teknolojiden Anlamayan Kadın Youtube kanalını açtık. Kıvanç ile ortak bir mizah anlayışımız vardı. Ben yirmi üç sene önce Cenk ve Erdem’in radyo programını dinlerken Kıvanç şimdi Cenk ve Erdem amcalarının Youtube kanalını zevkle izleyen biriydi. Aynı yaşlarda aynı şeylere gülmüş olmamız bizi biraz daha birbirimize yaklaştırdı.

Bütüncül bir yaklaşımla baktığımızda pandemi ile birlikte çevrim içi araçlarla olan ilişkimiz gelişmek zorunda kaldı. Teknolojiden en anlamayan kişiler bile bir şekilde teknolojiyi ucundan azıcık yakalamak durumunda kaldılar…

En başta biz öğretmenler teknolojiyi iyi bir şekilde kullanmalıydık çünkü bu hem öğrencilerimizle sürdürülebilir bir iletişim kurmamızı hem de yeni öğretmenlik becerileri geliştirmemizi sağlayacaktı.

Okul Psikolojik Danışmanı kimliğimle Öğretmen Ağı içinde kendime hemen bir çevrim içi tema grubu bulmuştum. Bu grupla birlikte hem uyum konusunu araştırdık hem de birlikte üretmeye başladık. Bu gruba dahil olan psikolojik danışmanlar ile birlikte hem kendimizi hem de çevremizdeki öğrenci, öğretmen ve velileri güçlendirmek adına oldukça üretken ve verimli zamanlar geçirdik. Her ne kadar teknolojiden anlamadığımı söylesem de teknolojiden bağımsız bir durumun içinde var olamadığımı hissettim.

Kendimi bir şekilde hem de uzun zamandır teknolojik araçlar vasıtası ile ifade ettiğimi pandemi ile birlikte çok daha yoğun bir şekilde hissetmeye başladım. Yaklaşık on üç senedir blog yazıyordum. Bu blog daha çok duygularımı unutmamak için kendimce aldığım notlardan oluşan bir alandı. İkinci bir blog daha açmıştım ama kimseye bahsetmiyor, bu blogların bilinmesini ya da okunmasını istemiyordum. Teknoloji, duygu ve düşünceleri derli toplu saklamak için elverişli bir araçtı sadece fakat zamanla eğlence ihtiyacımı bu şekilde kendimi ifade ederek karşıladığımı fark ettim. Blog yazarlığı yaparken hep kendi kendime konuşuyormuş gibi görünsem de blogumda en sevdiğim bölüm arkadaşlarımla yazılı röportajlar yaptığım bölümdü. Tabi tüm bunları kamusal alanda yapsam da takipçi sayımın az olması rahat davranmamı sağlıyor, yaptıklarımı daha rahat yapmak için bana özel bir alan hediye ediyordu.

Aynı şekilde Kıvanç ile yaptığımız Youtube kanalında da sanki kimse bizi izlemiyormuş, biz bize sohbet ediyormuşuz samimiyeti ile yaklaştık kanalımıza. Hala takipçi sayımız ile ilgili bir derdimiz yok ancak benim Kıvanç’tan öğrenecek çok şeyim varmış gibi duruyor.

Kim bilir belki de Andy Warhol’un bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak kehaneti gerçekleşir ve bir videomuz tıklanma rekoru kırar?

Birlikte çalıştığım çocuklar “youtuber” kelimesini benden önce öğrenmiş benden önce bazen benle eş zamanlı olarak “sosyal medya” ya da “internet fenomeni” olan bazı hesapların videolarını çoktan ezberlemişlerdi. Gelecekte ne olmak istiyorsun sorusuna verilen yanıtlar “youtuber” ve “tiktoker” olarak değişmişti. Zaman çok hızlı geçiyordu ve çocuklar her şeyi çok hızlı tüketiyorlardı. Çocukların hangi ihtiyaçları onları her şeyi bu kadar hızlı tüketmeye itiyordu? Aramızda kuşak çatışması olmadan ortaklık kurabilecek miydik? Bir gün ben de Minecraft dünyasını garipsemeden kabullenecek miydim? Zeki Müren de bizi görecek miydi? Hepsi ve daha fazlası için bir öğrencimle Youtube kanalı açarıp bunları yaşayarak görmeye niyet ettiğimi söylesem sanırım yanlış bir şey söylemiş olmam.

Teknolojiden Anlamayan Kadın sadece bir Youtube kanalı değil bir öğretmenin öğrencisinden ve başkalarından öğrendiğini gösteren eğlenceli sohbet alanı. Yemek yaparken ya da kedi videosu gibi şeyler izlemek istediğiniz boş vakitlerinizde arka fonda size eşlik edebilir. Belki sizin de teknoloji ile derdiniz vardır ve bu konularda yaşadığınız sıkıntıları eğlenceli bir şekilde anlatmak isterseniz Teknolojiden Anlamayan Kadın Youtube kanalımıza konuk olabilirsiniz.

Yasemin Gültekin Hakkında

Yasemin Gültekin 2008 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu. 13 senedir çeşitli özel kurumlarda PDR Uzmanı olarak görev yapan Yasemin Gültekin Çocuklar ve Şiddetsiz İletişim, Çocuklar ve Felsefe konuları ile yakından ilgilenmektedir. İlkokul Düzeyinde Çatışma Çözümü ve Akran Ara Buluculuk Programı uygulamaları yapmaktadır. Eskişehir Gelişim Vakfı Yönetim Kurulu üyesi ve Öğretmen Ağı Değişim Elçisidir.

Öğretmen Ağı; öğretmenlerin, meslektaşları ve farklı disiplinlerden kişi ve kurumlarla bir araya gelerek güçlendiği bir paylaşım ve işbirliği ağıdır. Ayrıntılı bilgi için tıklayın.

--

--

Öğretmen Ağı

Öğretmen Ağı; öğretmenlerin, meslektaşları ve farklı disiplinlerden kişi ve kurumlarla bir araya gelerek güçlendiği bir paylaşım ve işbirliği ağıdır.